‘Birey’ Olgunlaşması

Balloon_ManBir süredir performans ve yetkinlik değerlendirme teknikleri üzerine yazılar yazıyorum. Geçen hafta da bu seyiri takip ederek 10 Kasım nedeniyle Mustafa Kemal Atatürk’ün yetkinlik değerlendirmesini yaptım. Yazıya çokça iyi veya olumsuz yorum geldi. Ancak yorumların içeriğinden ziyade bu yorumların yazılmasına neden olan olayı açıklamak gerekiyor.

Ekşi Sözlük Türkiye’nin en bilinen ve takip edilen sitelerinden biri. Ben de sık sık farklı vesilelerle ziyaret eder, kimi zaman bilgilenir, kimi zaman da eğlenirim. Derken benim 10 Kasım yazımı yayınlamamdan bir iki gün sonra Kaynağım İnsan’a Ekşi Sözlük üzerinden çok fazla ziyaretçi ve olumsuz yorum gelmeye başladı. Yorumların bazıları da sözel siddet içeriyordu. Şaşırdım ve Frienfeed kanalı ile yazıyı bulmaya çalıştım. Buldum ve tabii yazarını da buldum. Yazarın ismi Ahmet Urhanmış. Bu arada Ekşi Sözlük’ta şu an mevcut olan yazı elden geçirilmiş durumda. Yazının ilk hali bunun üç misli uzunlukta ve sözel şiddet içerikliydi, -nedense- yazı biraz düzeltilmeye çalışılmış …

Ancak olay bununla da kalmadı ve bir baktım Genç Siviller isimli siteden de ziyaretçiler yetkinlik değerlendirmesi yazısına gelmeye başladı. Siteye gittim ve Kaynağım İnsan’a link veren yazıyı buldum. Bu da Ekşi Sözlük’ten farklı içerikte değildi.

Dün Frienfeed’de Ahmet Urhan’la grup olarak uzun uzun yazıştık benim yazım, onun yorumu ve sonrasındaki gelişmeler hakkında. Benim uzun yazışmamızdan çıkarttığım sonuç şunlar oldu:

1. Yetkinlik değerlendirmesi özünde bireyin kendisi ile yüzleştiği, kendi kendisini uluslararası kabul görmüş yetkinlik tanımları çerçevesinde sorguladığı bir tekniktir. Bireyin kendisini böyle bir sorgulamaya sokabilmesi için ilk başta kendisini tanımış, kendisini anlamış olması gerekir. Ahmet Urhan bana kendisine yetkinlik değerlendirmesi yapamayacağını, onu başkalarından sorup öğrenmem gerektiğini söyledi. Ben de ona kısaca “önce kendini tanı, ölç, tart, sonra başkalarını sorgula, değerlendir” dedim ve Yunus Emre’nin güzel dörtlüğü ile ana olayı kendisine açıkladım:

“İlim ilim bilmektir
İlim kendin bilmektir
Sen kendini bilmezsen
Ya nice okumaktır”

2. Ekşi Sözlük’te bilindiği gibi belirli bir yazar grubu yazıyor. Herkes giriş yapamıyor. Bu da Ekşi Sözlük yazarına büyük bir özgürlük alanı tanıyor. Kimisi bu özgürlük alanını verimli kullanıyor ama Ahmet Urhan gibi yazarlar kanımca bu özgürlüğü istismar ediyor. Eğer bir yazar kendisine cevap verilemeyecek bir platformda, bir başkasına hakaret edebilmek hakkını kendinde buluyorsa,  o zaman o “yazar kişinin” karakterinden şüphe etmek gerekir. Bu yazar sadece kendi kendisini tatmin etmekte, egosunu şişirmekte ve özünde bakarsanız kendisini ciddi anlamda küçültmektedir.

Ahmet Urhan Friendfeed yazışmalarında kendisine kötü sözler sarfedenler için bana yakınırken ona cevabımın içeriği şöyle olmuştur: “Hamama giren terler. En azından sen cevap yazabiliyorsun, sen bana Ekşi Sözlük’te hakaret ederken ben sana cevap yazamıyorum.”

3. Yazıya yorum getirenlerin çoğunun yetkinlik değerlendirme tekniğini anlamaktan çok, Mustafa Kemal Atatürk’e karşı olumsuz bir takıntılarının olduğu açıktır. “Bireysel performansın değerlendirmesidir” diye altını defalarca çizdiğim yazıda, ideolojik olumsuz yaklaşımlar ağırlıktadır. Bu da maalesef yazının anlayarak okunmadığına ve ezberci zihniyetin burada da hakim olduğuna göstergedir.

4. Toplumumuzda halen büyük bir kesimin “Sosyal Bilimler nedir?” sorusuna cevap veremediğini ve halen insana 2+2=4 formülasyonu ile yaklaştığı bu yazım sonrasında üzüntü ile gördüm. İnsanların neden inatla kendilerini robatlaştırmak istedikleri, kendi zihinsel özgürlüklerinden hoşlanmadıklarını anlayamıyorum.

5. Maalesef halen tartışma kültürümüzü geliştiremiyoruz, sinirlendiğimiz anda kötü sözler sarfetmeye hazırız. Kötü sözler söylemem için Ahmet Urhan ve birkaç kişinin bütün tahriklerine sabırla katlanmak benim için de büyük bir sınavdı ve bu sınavı başarıyla geçtiğimi düşünüyorum.

Münazara kültürünü ülkemizde nasıl yerleştiririz araştırmamız lazım.

Sonuç olarak dönüp dolaşıp yine birey olgunlaşması kavramına geliyoruz.

Birey ne zaman olgunlaşır?

Birey yaptığı hareketlerin, attığı adımların sonuçlarını üstlenebildiği zaman olgunlaşır.

Birey bir hareket yapmadan, söz söylemeden, yazı yazmadan önce çok defa düşündüğü zaman olgunlaşır.

Birey başkalarının hak, özgürlük ve saygınlık sınırlarını aşmamayı öğrendiği zaman olgunlaşır.

Birey özür dilemeyi ve hatasını telafi etmeyi öğrendiği zaman olgunlaşır.

Birey dinlemeyi öğrendiği zaman olgunlaşır.

Birey elindeki hakları suistimal etmediği zaman olgunlaşır.

Birey aynanın karşısına geçip kendi yetkinliklerini değerlendirebildiği, bireysel hayat muhasebesini görebildiği zaman olgunlaşır.

Saygılarımla sana Ahmet Urhan …

“‘Birey’ Olgunlaşması” üzerine bir yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir