İpek Aral tarafından yazılmış tüm yazılar

2015 Yılı Kaynağım İnsan – İA Performans Karnesi

bsc 2015

Her yıl başında önümü görmek ve kendimi daha etkin yönetebilmek için hazırladığım Kaynağım İnsan – İpek Aral performans karnesini “biraz” gecikmeli olsa da yayına aldım.

2014’ü ise yuvarlayarak 80 puanla kapattım. Fena değil, daha iyi olabilirdi.

2015 yılının ilk altı ayında içinde bulunduğum sivil toplum çalışmasının büyük zamanımı alacağını söyleyebilirim. Memleket meselesi her konunun üstünde.

Danışmanlık projelerim ve eğitim çalışmalarım tam hızıyla devam edecek. Yılın ikinci yarısı yeni bir danışmanlık hizmeti devreye almayı istiyorum. Ayrıca yine yılın ikinci yarısında yeni bir blog da açma planım var.

Kitap okuma tempomu arttırabilmeyi istiyorum, bazen keşke iki tane kafam olsa diyorum 🙂

2015 her bakımdan zor bir yıl görüntüsü veriyor. Ama şurası kesin ki, niyetimiz ne kadar iyi olursa, ne kadar çok çalışır ve birbirimize güvenirsek herşey o kadar aydınlık olur. Olacak.

2014’ü Kapatırken

2014

Bir kocaman yılı devirmek üzereyiz. O zaman kendi kendime şu soruyu sorma zamanı:

İpek, 2014’ü üç kelime ile özetlemeni istesem hangileri olurdu?

1. Sıradışı: 2014 yılı başında hiç öngörmediğim sıradışı süreçler yaşamaya başladım. Bunlardan en önemlisi, çok büyük, uzun soluklu, kritik bir kaynak planlama ve yapılandırma projesine başlamış ve odaklanmış olmamdır. Oldukça kısa sürede, sağlam takım çalışması ile çok ilerledik ve 2015’de ilk etap uygulamaya geçeceğiz. Projenin adı veya içeriği şimdilik bende kalsın, merak edenler ile ayrıca konuşuruz.

2. Dönüşüm: 2013 Gezi olayları ile canlanan ve 2014 yılı itibariyle kimliğini bulan mesleki bir dönüşüm yaşıyorum. İnsan kaynakları ve yönetim bilimlerine yönelik derin etki/ilgi alanıma 2014’de siyaseti de ekledim. Son bir yıl içinde yaptığım okumaların %80’ı yeni gelişen etki/ilgi alanıma yönelik oldu diyebilirim.

Ancak yaşadığım bu zihinsel açılımın olumsuz yansımasıları da var. Son 4 aydır Kaynağım İnsan’da yazı üretmekte aylık hedefimin bir hayli gerisine düştüm. Ocak 2015’de yayınlayacağım performans karnemde İK yazısı üretme sayımda hedef revizyonuna gideceğim (8’den 4’e).

3. Azim: 2014 yılı boyunca pek çok mesleki olay ve olumlu gelişmeler yaşadım, yeni ortamlara girdim, birbirinden değerli insanla tanıştım. Bütün bu zorlayıcı zenginlikten aldığım mesajı Karl Gutzkow’un sözü “İnsanlar bize, bizim kendimize inandığımız kadar inanırlar” ile özetleyebilirim.

“Eğer azimle, ahlak ve akıl dolu çalışırsak, hiçbir güç önümüzde duramaz.” dedi bana 2014. 

Ya siz, 2014 yılını hangi üç kelime ile özetlersiniz?

🙂

Kaynağım İnsan 5 Yaşında!

Kaynağım İnsan 5 yaşında

9 Ekim 2009 Cuma günü büyük bir heyecan ile yayına soktuğum Kaynağım İnsan beşinci yaşını bugün doldurdu.

Kaynağım İnsan’nın , geçen beş yıl içinde benim hem zihinsel, hem de kariyer gelişimimde büyük katkısı oldu.  Beş yıl önce başlayan İK blogu yazma yolculuğumda birileri karşıma geçip “2014 yılında danışmanlık yaparak birbirinden önemli projeler yapacaksın, yüzlerce insana eğitim vereceksin, kapı kapı üniversite dolaşıp gençlerle buluşacaksın, binlerce pırıl pırıl insanla iletişime geçeceksin” deseler, bıyık altından gülerek “yok canım, nasıl olacakmış bütün bu saydıklarınız?” diye sorardım.

Hepsi oldu ve biliyorum ki çok daha güzelleri olacak.

Yazarak iletişime geçmek bir tercih. Kolay olmayan ama getirisinin çok olduğunu bizzat tecrübe ettiğim ve herkese tavsiye ettiğim bir faaliyet. Yazarak öğrenmek, okuduğunu yazarak paylaşmak, yazdığına gelen yorumları değerlendirmek ve daha fazlasını üretmek için çaba içine girmek maratonuna çıkan pek çok genç İK’cının nefis başarılarla kariyerlerini hızlandırdıklarını gördükçe, bu yolun işlediğine olan inancım katlanarak artıyor.

Beş yıl içinde kariyerimin gelişim çizgisini analiz ettiğimde kendimden memnunum. Ancak daha gitmem gereken çok yol, okumam gereken çok kitap, yaşamam gereken çok tecrübe olduğunu farkındayım. Sadece insan kaynakları ve yönetim bilimleri değil, sosyal ve siyasal konularda da kendime açılımlar geliştirmeye odaklandığım son bir yıl içinde, Türkiye’nin gelişimi adına ciddi kafa yorduğumu ve emek sarfettiğimi Kaynağım İnsan’ı yakından takip edenler biliyor. Bu çabalarımın artarak devam edeceğinin altını kalınca çizmek istiyorum.

Kaynağım İnsan, bugün beşinci yaşını doldudu. Onuncu yaşını kutlayacağımız 9 Ekim 2019 Çarşamba günü, hepimizin barış ve sevgi dolu aydınlık bir Türkiye’de yaşıyor olmasını diliyor, bloğumu takip ederek verdiğiniz moral desteğiniz için çok teşekkür ediyorum.

Kaynağım İnsan Hangout, 9 Eylül 2014 Salı

screen-shot-2016-10-13-at-12-54-21

Kaynağım İnsan Hangout’lar başlıyor. (KAYDI İZLEMEK İÇİN TIKLAYIN)

9 Eylül 2014 Salı günü saat 21:00’de ilk defa Google+ Hangout hizmetini kullanarak karşılıklı görüntülü konuşabileceğiz, paylaşabileceğiz.

İlk ‘tıkılma‘ konumuz Performans Değerlendirme. Biraz ben anlatayım, bol bol siz sorun, sohbet edelim, birbirimizi dinleyelim, kaynak paylaşalım, hep beraber gelişelim.

Google+’ın hangout hizmetini hiç kullanmamış arkadaşlar için ne yapmaları gerektiğini adım adım yazayım:

1. İlk başta bir gmail hesabınızın olması gerekiyor.

2. Gmail hesabınıza girdiğinizde ekranın sağ üst köşesinde yanında + işareti olan isminizi göreceksiniz. Ona tıklayın ve Google+ hesabınıza gidin.

3. Google+’a geçtiğinizde yukarıdaki arama kutusundan İpek Aral’ı arayın ve beni arkadaş listenize ekleyin.

4. Beni arkadaş listenize eklediğiniz anda “Yakında Gerçekleşecek Etkinlik” kutusu ekranınıza gelecek. Gelmez ise bana hemen bildirin. ([email protected])

Kaynağım İnsan Hangout duyuru linki için tıklayın.

5. Etkinliğe katılacağınızı “Evet” diyerek belirtin. Katılmayı düşünenler [email protected]’a katılıyorum diye mesah atarsa birebir davet de gönderebilirim.

6. Etkinlik günü, 9 Eylül 2014 saat 21:00’de Google+’ınıza girin, illa ki bir şekilde buluşuruz. Ben de ilk defa bir Hangout yapacağım için hep beraber keşfedeceğiz.

.

Pek heyecanlı … 9 Eylül’de ekran başında görüşmek üzere 🙂

#Kaynağımİnsanlatakıl

Performans Değerlendirmenin Dijital Geleceği

rfid_diagram

Performans değerlendirme üzerine kafa yormak meslekte en hoşuma giden işlerden biri. Ne yaptık, ne yapıyoruz, neler yapabiliriz? Uzak gelecek bize neler getirecek?

Elbette bir teknoloji sever olarak hemen aklıma teknoloji ve performans değerlendirmenin nasıl entegre edilebileceği sorusu geliyor.

Örneğin, iş süreci performans başarı göstergeleri ile bireysel performans değerlendirme göstergelerini entegre edecek ve bütün çalışanların her an yanında taşıyabilecekleri el terminallerini kullanabiliriz desem size birşey ifade eder mi?

Biraz bulanık oldu snırım, açayım  …

Her pozisyon için hazırlanmış akıllı el terminalleri olacak. Şirket yapılan bütün işleri, o işlerden sorumlu insanların yanında taşıdığı el terminalleri üzerinden RFID teknoloji* ile takip edebilecek. Bu ne demek? İlk etapta iş süreçleri adımları ile başarı göstergelerinin kapsamlı kodlanması. Sonrasında da iş verimliliğinin ve süreç içindeki çok farklı insanların etkinliğinin anlık olarak karşılaştırmalı takip ve analiz edilebilmesi. Buradan akacak verilerin okunması her çalışanın yetkinlik performanslarının da hangi aşamalarda diğerlerine göre artı veya eksi farklılaştığını gösterebilecek.

El terminallerinin bir diğer güzelliği, çalışanların da kendi performans verilerine şeffaf şekilde anlık takip edebilecek olması. Bu da geri bildirim almak sürecinin yeniden tanımlanacağı anlamına geliyor.

El terminalleri bu süreçte bir gelişim aracı haline de dönüşebilecek. Çalışanın beklenenin üstünde veya altında performans sergilemesi durumunda anında el terminaline katılması istenen eğitim önerileri gelecek. E-eğitim veya iş üstünde eğitim yönlendirmeleri el terminalleri üstünden yürütülecek. Bunun haricinde koçluk, mentorluk desteği almak için de el termanalleri akıllı çözüm ortaklarımız olacak.

El terminalleri, ayrıca iç iletişim aracı olarak sosyal ağ mantığı ile çalışacak. Bu sayede yönetici ve bütün çalışanlar birbiri ile rahatça etkileşime girebilecek.

Kısacası belki bir iphone büyüklüğünde el terminali ile bütün iş süreçlerimizi, iş bağlantılarımızı, paylaşımlarımızı idare edip, performansımızı kontrol edebileceğiz, eğitim, koçluk, mentorluk desteği alabileceğiz.

Evet, işte benim hayalim. Şimdi siz söyleyin, okuduklarınız zihninizde nasıl bir manzara oluşturdu?

Ya sizin hayalleriniz neler?

.

*Radyo Frekansı ile Tanımlama (RFID) teknolojisi, radyo frekansı kullanarak nesneleri tekil ve otomatik olarak tanıma yöntemidir. Otomatik Tanıma ve Veri Toplamadır. 

Kaynağım İnsan’da Tatil Havası

Yaklaşık bir aydır Kaynağım İnsan’da yeni yazı görmediniz. Bu durum aslında sadece Kaynağım İnsan’ın yayına başladığı 5 yıllık süreç değil, 2005 yılında başlayan blog yazarlığım boyunca da yaşamadığım bir rölanti hali. Neden diye soracak olursanız, kendimi 7,5 büyük tansiyon ile hastanede serum takılı bulunca ‘hem fiziksel, hem de zihinsel’ tatile ihtiyacım olduğunu anladım, … bir de … doktor söyledi.

Yazı yazmaya ara vermek bana iyi geldi. Dinlendim, hatta biraz da tembelleştim. Eylül ayı itibariyle toparlayacağım inşallah. 🙂

Kaynağım İnsan’dan uzak geçirdiğim bir ay boyunca elbette ki hayat durmadı, pek çok mesaj almaya devam ettim. Gelen mesajların çoğunluğu “iş bulmakta yardım edin” şeklindeydi. Keşke elimde bir sihirli değnek olsa da insanları hiç görmeden, konuşmadan tanıyabilsem, onları istediğim şirkette keyfime göre işe yerleştirebilsem, onlar mutlu, ben daha da mutlu olsam, değil mi?

Değil.

Sanırım beni en çok bu mesajlar yoruyor. Lütfen, beni yormayın. 😉

İnsan kaynakları mesleğine girmek isteyen heveslilere ise tek mesajım var: Bol bol insan kaynakları ve iş kitabı, kaynağı okuyun. Okumak büyülü bir anahtardır, ardında ne var diye merak ettiğiniz bütün kapıları size teker teker açar.

1 Eylül’de görüşürüz 😀

 

 

Dünya Düzdür – Thomas L. Friedman

dunyaduzdur

Thomas L. Friedman‘ın ‘Dünya Düzdür’ kitabı ABD’de piyasaya 2005 ilkbaharında çıkmış. Ben kitabı 2014 yazında okudum. Aradan geçen dokuz yıl bu kitap adına çok önemli. Çünkü yazıldığı tarih itibariyle on yıl sonrası için öngörülen gelişmeleri şu an yaşamaktayız. 2024 yılına işaret eden tahminleri tecrübe etmek için de çok kısa süre kaldı.

Thomas L. Friedman ABD’li bir gazeteci, köşe yazarı. Dünya Düzdür, benim okuduğum ilk Friedman kitabı. ‘Küreselleşme’ kavramının altını neden ve nasıl’lar ile doldurmak, farklı toplumlar üzerindeki büyük değişim yaratan etkilerini kıyaslamalı, artı ve eksileriyle anlamak istiyorsanız Dünya Düzdür’ü kesinlikle okumalısınız.

Benim kitapta en sevdiğim nokta, Friedman’ın ele aldığı her başlığa analitik yaklaşması ve konuları okuyucu zihninde metodlaştırması. Örneğin, Friedman dünyanın düzleşmesine neden olan 10 büyük etken sıralıyor veya şirketlerin küreselleşmeye ayak uydurabilmesi için 7 kural yazıyor. Bu yolla okuyucunun zihnine çıpalanan kitap içeriği her an kolaylıkla hatırlanmaya hazır hale dönüşüyor.

Kitapta beni en etkileyen bölümlerden biri, özellikle Arap müslüman dünyanın içinden mutlaka çıkması gereken ‘aşağılanmışlık’ psikolojisi. Neden etkiledi diye soracak olursanız, çünkü ucu bize de, hele bu aralar gereğinden fazla dokunuyor. Keşke algı genişletmek, farklı pencerelerden yaşadığımız dünyayı tanımak için herkes bu kitabı okuyabilse.

Teknoloji, internet, fiber optik mucizesi, taşeronlaşma, eğitim, mühendislik, insan kaynakları, yaratıcılık, inovasyon, GSMH, kalkınmışlık, uluslararası serbest ticaret, özgürlük, hayaller, fırsatlar, çok çalışmak, müslüman dünyanın sergilemekte olduğu karalık gelecek manzarası (10 yıl önce yazılmış bir kitapta bugün yaşadığımız Suriye, Irak-IŞID olaylarını görmek tüyler ürpertici), BRICS ülkesi olmak (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin, Güney Afrika) başlıkları üzerinden, Türkiye’nin geleceği adına hangi alternatifleri tanımlayabiliriz/son 6 yıldır tanımlamışız ( ! ) merak ediyorsanız Dünya Düzdür’ü kesinlikle yarın alıp, altını çizerek okumalısınız.

Not: 10 yıl önce başbakan Recep Tayyip Erdoğan için yazılanlarla bugün geldiğimiz durum da pek enteresan ve düşündürücü.

 

Diplomasi – Henry Kissinger

DİPLOMASİ

İnsan kaynakları yönetimi ile pek ilgisi olmayan bir kitap gibi göründe de Henry Kissinger’ın Diplomasi eseri gerek yaşadığımız dünyanın işletim sistemini anlamak, gerekse dünya tarihini yazan pek çok önemli karakterin bireysel performanslarını öğrenmek etmek için mükemmel bir kaynak.

Henry Kissinger, ABD dış politikasına damga vurmuş bir devlet adamı. 1973-1977 yılları arasında Dışişleri Bakanı olan Kissinger, 1973 Nobel Barış Ödülü’nün de sahibi. Diplomasi kitabını okurken Kissinger’ın öncelikli olarak dünya tarihi bilgisine hayran kalıyorsunuz. 15. yüzyıldan başlayarak Fransa, Almanya, İngiltere, Avusturya-Macaristan, Rusya arasında ilerleyen Avrupa diplomasi tarihi yer yer Osmanlı İmparatorluğu’na da dokunuyor. 20. yüzyıla gelindiğinde ise ülkesini çok seven ve gurur duyan bir devlet adamının ABD merkezli bakış açısıyla 1. ve 2. Dünya Savaşlarını, Kore ve Vietnam Savaşlarını, iki kutuplu dünyada Rusya ile olan Soğuk Savaş dönemini ve Rusya’nın çöküş hikayesini soluksuz okuyorsunuz.

Şunu itiraf etmeliyim; Diplomasi kitabını okurken bizlere öğretilen, anlatılan tarihin tek yönlülüğünü/dar açılılığını farkettim. Avrupa’nın en etkili devletlerinin yüzyıllar boyunca birbirleri ile olan pek de “sevgi dolu olmayan” ilişkilerinin boyutlarını okumak, şu anda Avrupa Birliği çatısı altında birleşmeye çalışan bu devletlerle empati kurmamı sağladı. Kitabın son bölümünde Kissinger’ın 21., hatta 22. yüzyılın nasıl ilerleyeceğine yönelik ilgi çekici öngörülerini okumak da heyecan vericiydi. Sözün özü, Diplomasi kitabını bitirdiğimde “bu kitabı okumadan öncesi ve sonrası” şeklinde uluslararası ilişkiler ve G-8 ülkeleri üzerine net bir farkındalık sağladım diyebilirim.

Henry Kissinger’ın diplomasi tarihine damga vuran insanların karakterleri ile bağlantılı performanslarını ele alış şekli ise bütün İK’cıları kıskandırabilir. Sanırım kitabı bu kadar beğenmemin ana nedeni, tarihe mal olmuş onlarca önemli insanı geri bildirim görüşmesi yapıyor kıvamında okuyucusuna sunabilmesidir.

Henry Kissinger’ın Diplomasi eseri okuması ve değerlendirmesi kolay bir kitap değil. Kitapta her bölümü okurken farklı kaynaklardan anlatılanı derinleştirme ihtiyacı duyuyorsunuz. Ama diyorum ki; varsa sizin de verecek dört ayınız, bu kitabı mutlaka okuyun. Algınız, aklınız, fikriniz açılır.