İnternet Sansürüne Karşı Protesto Yürüyüşü

Günlük hayatımın önemli bir bölümü bilgisayar başında ve internette geçiyor. Ama gerek iş, gerekse hobilerimi yürütmek için internet başında severek harcadığım dakikalar için artık kaygılıyım.

Neden?

İçinde özgürce dolaşmaktan büyük zevk aldığım internete devlet eliyle uygulanmaya başlayan yoğun sansür nedeniyle.

Devletin başlangıçta internet kullanıcısını koruma amacıyla devreye aldığı sansür mekanizmalarının birkaç önemli gerekçesi vardı. Benim de hassas olduğum çocuklara yönelik cinsel istismar bunlardan biriydi. Atatürk’e, Türkiye Cumhuriyeti’ne hakaret içerikli yayınlar ise gerekçelerden bir diğeri. Konu üzerine çok tartıştık, YouTube’u bu yolda ‘kaybettik’.

Fakat son dönemde bir bakıyoruz, farklı kamu otoriteleri de kendi sorumluluk alanları çerçevesinde site kapatma yetkisine sahip kılınmış. Örneğin Diyanet İşleri veya Polis Teşkilatı. Çok net görülüyor ki, olay bambaşka yerlere gidiyor. Devlet ve hükümet “ben ne istersem sen ona bakabilirsin” diyor bize. Ne haddine ?! Yakında Maliye Bakanlığı da bu yetkiye sahip olursa hiç şaşırmayacağım. Hükümetin icraatlerini eleştiren herhangi bir ekonomi yazısı anında yayından alınacak örneğin. Sansür yeme korkusuyla yazı yazma hürriyeti sindirilecek, susturulacak.’ Tele kulak ile yaratılan korku ortamı internet üzerinde de mi yaratılmaya çalışılıyor?’ diye bir soru geliyor aklıma.

Ben, giderek artan ve beni ‘yetersiz insan’ yerine koyma çabasındaki devlet eliyle sansür politikasından çok rahatsızım. Benim iyi ile kötü, doğru ile yanlışı ayıracak bir beynim var. Üstelik sözde ‘yanlış’ olanı da okumak hakkına sahip olmalıyım. Bu benim vatandaş olarak özgürlüğüm. Devlet benim ne okuyup okumayacağım üzerinde söz sahibi olamaz, olmamalıdır. “Vatandaş anlamaz, o yeterince bilgili değil, onu korumalıyım” şeklindeki faşizan, kibirli tutum, bu ülke vatandaşlarının olgunlaşmasını kasıtlı olarak istemeyen zihniyetin bir ürünü olabilir ancak.

Şu an İstanbul’da değilim. Eğer olsaydım yarın beni nerede bulabileceğiniz belliydi: Taksim.

Yapacağım duyuru şöyle:

İnternet’te uygulanan sansürü protesto etmek için 17 Temmuz 2010 Cumartesi günü Taksim Meydanında saat 17:00’de buluşuyor, temel hak ve özgürlükler için yürüyoruz.

http://www.sansurekarsiyuruyus.com/

Bedenim değil ama aklım ve yüreğim yarın Taksim’de olacak.

.

İnternet’te sansüre karşı ortak platform deklarasyonu:

Temel Hak ve Özgürlükler Engellenemez

1. Internet kullanıcılarının düşünce özgürlüğü ve bilgiye erişim hakkı engellenemez.

2. Türkiye’de bireylerin, kurumların, ve şirketlerin bilişim alt yapılarını istedikleri şekilde oluşturmaları ve istedikleri servislerden yararlanmaları engellenemez. Sansür ülke ekonomisine de kabul edilemez bir bedel yüklemektedir.

Hukuka Aykırı, Ölçüsüz ve Keyfi İdari İşlem Demokratik Hukuk Devletinde Kabul Edilemez

3. 03 Haziran 2010 tarihinden beri Google servislerine uygulanan dolaylı sansür Anayasa’ya ve hukukun temel ilkelerine aykırıdır. BTK ve TİB tarafından alınan karar ve uygulama ölçüsüz ve tutarsız bir uygulamadır. Bu konuya ilişkin yapılan açıklamalarda, idarenin böyle bir yetkisinin olmadığı vurgulanmıştır. Nitekim, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı talebi ile Ankara 1. Sulh Ceza Mahkemesi tarafından 17.06.2010 tarihinde YouTube sitesine erişim sağlayan 44 IP adresini engelleme kararı daha önce yapılan işlemin yetki bakımından hukuka aykırı olduğunu ispatlanmıştır.

4. 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 17.06.2010 tarihinde verdiği ek karar, yetki sorununu çözmüş bulunmakla birlikte, kullanıcıların anayasal haklarını dikkate almadığı için yanlıştır ve en kısa sürede kaldırılması gerekir.

Sansür Amaçlı Kullanılan 5651 Sayılı Kanun Kaldırılmalıdır

5. Erişim engelleme hukuka aykırı içeriği engellemede yetersiz bir yöntemdir. Mevcut engelleme yöntem ve araçlarının hiçbiri hukuka aykırı olduğu veya çocuklar açısından uygun olmadığı iddia edilen içeriğe ulaşmayı engelleyecek etkili bir çözüm sunmamaktadır. Erişim engelleme ile iddia edilen suçu işleyenden ziyade tüm Internet kullanıcıları cezalandırılmaktadır. Eğer filtre kullanımı gerekli görülüyorsa, bu kullanım bireyler tarafından kendi kişisel bilgisayarları üzerinde gerçekleştirilmelidir.

6. Ayrıca, engelleme kararları sadece hukuka aykırı olduğu iddia edilen içeriğe değil, bu sistemlerin tümünün çalıştığı tek bir alanın içeriğinde bulunan milyonlarca yasal sayfa ve dosyaya da erişimi imkânsız kılmaktadır. Bu nedenle, 5651 sayılı Kanun ve uygulaması, Anayasa’da öngörülen ve AİHM tarafından geliştirilen zorunluluk ve orantılılık testlerinin gereğini yerine getirememektedir.

7. 5651 Sayılı Kanunun uygulanması sansürle aynı kapıya çıkmaktadır. Türkiye’de mahkeme kararları ve idari engellemelerle 5000’den fazla web sitesi şu anda erişime kapatılmış bulunmaktadır. Yüzlerce web sitesi de 5651 Sayılı Kanun’un kapsamı dışında engellenmiştir. Mevcut rejimin taşıdığı esasa ve usule dair eksiklikler ifadeyi sansürleyen ve susturan bir yapı oluşturmuştur. Kanun ve uygulamasının etkileri geniştir, yalnızca ifade özgürlüğünü değil, özel yaşamın gizliliğini ve adil yargılanma hakkını da ihlâl etmektedir. Demokratik bir toplumda sansürün bu ölçüde yaygınlaşması kabul edilemez.

8. 5651 Sayılı Kanun Kaldırılmalıdır. 5651 Sayılı Kanun, çocukları hukuka aykırı ve zararlı İnternet içeriğinden korumak amacıyla hazırlanmıştır. Fakat benimsenen engelleme politikası, hükümetin çocukları koruma amacının çok ötesine geçmektedir. Uygulamada yaygın olarak görünen sonuç, hukuka aykırı olmayan içeriğin ve 03 Haziran 2010’dan itibaren Google şirketinin Türkiye’den milyonlarca kişi tarafından kullanılan 40’a yakın servisine yetişkinlerin erişiminin ve bu servislerin kullanılmasının yasaklanması olmuştur.

Çocukların Zararlı İçerikten Korunması için Öngörülen Devlet Politikası Yetişkinleri Etkilememelidir

9. Hükümet, mevcut politikası yerine çocukları gerçekten zararlı İnternet içeriğinden korumak için yeni bir politikayı katılımcı bir şekilde geniş kamuoyu desteği (sivil toplum, akademi, ve özel sektör) ile geliştirmelidir. Ancak bu yeni yapılanma, çoğunluğun ahlaki değerlerini diğerlerine dayatacağı bir çalışma olmamalıdır. İnternet düzenlemesine ilişkin yeni politika, ifade özgürlüğüne ve yetişkinlerin her türlü İnternet içeriğine erişim ve tüketim haklarına saygı temelinde geliştirilmelidir. Bu ilkeleri içeren yeni politika, şeffaf, açık, katılımcı, ve çoğulcu bir yöntemle belirlenmeli ve hayata geçirilmelidir.

10. Vatandaşların Anayasa’da güvence altına alınan temel hak ve özgürlüklerini korumak hükümetin ve idarenin asli görevidir. Bu güvencenin sağlanmaması halinde sorumluların istifa etmesi demokratik bir toplumun zorunlu sonucudur. Bu nedenle, yukarıda sayılan önlemleri en kısa sürede almamaları halinde gelişmelerden sorumlu Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı İnternet Daire Başkanlığı Başkanı Sayın Osman Nihat Şen, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Başkanı Sayın Tayfun Acarer ve Ulaştırma Bakanı Sayın Binali Yıldırım’ın istifa etmesi acil bir zorunluluk haline gelecektir.

Yürüyüşe destek veren siteler:

ankara.net
bildirgec.org
bobiler.org
engellerikaldir.com
fizy.com
hafif.org
oyungezer.com.tr
inci.sozlukspot.com
istanbul.net
itusozluk.com
izmir.net
komikaze.net
penguen dergisi
seslisozluk.com
sozluk.sourtimes.org
uludagsozluk.com
uzman.tv
tomshardware.com.tr
zargan.com
zaytung.com

“İnternet Sansürüne Karşı Protesto Yürüyüşü” üzerine 2 yorum

  1. Konyada olduğumdan dolayı bu gibi “güzel” etkinliklere katılamıyorum. Ama orada olmak isterdim, hâlâ insanlara seçme hakkı verilememesi ne kadar kötü ve aciz bir durum değil midir ? Bırakın seçmeyi, insanlara öğrenme hakkı bile verilemiyor. Bu şekilde yapılan yasaklamalarla.

aylin erkul için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir